Türkiye'de nüfusun yarısını kadınlar oluştursa da kadınların istihdam oranı erkeklerin yarısından daha az. Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre 2019’da Türkiye'de 15 ve daha yukarı yaştaki istihdam edilenlerin oranı yüzde 45,7. Bu oran kadınlarda yüzde 28,7’ken erkeklerde ise yüzde 63,1.
Öte yandan kadınlar, istihdama katıldıklarında da birçok sorunla karşılaşabiliyorlar. Bu noktada tüm engelleri aşarak alanlarında başarılı kadınlar, "İş hayatında kadın olmak" üzerine yaşadıklarını anlattı.
‘Ayrımcılık işe alımda başlıyor’
Besa Holding Pazarlama Koordinatörü Şule Alp: “Kadınlar iş hayatının her alanında ayrımcılığa uğruyor. Aynı işi kadınlar da yapabilecekken bazı işler için sadece erkek aday aranıyor. İşe alım mülakatlarında kadınlara evlenmeyi düşünüp düşünmedikleri ya da çocuk sahibi değilse yakın zamanda böyle bir planını olup olmadığının sorulması artık çok normal geliyor. İş hayatında kadınlara yapılan ayrımcılığın ilerleyen evrelerde artarak devam ediyor. Üst düzey pozisyonlara çıkmaları engelleniyor. Bazen mobbinge uğruyorlar. Ancak son yıllarda kadınları tüm bu engellemelere rağmen üst düzey pozisyonlarda görmeye başladık. Bu sevindirici bir gelişme. Kadınların iş hayatına girmeleri için yasal düzenlemeler yapılmalı. Asıl görevi çocuk bakımı ve ev işleri olarak görülen kadınların istihdamını arttırmak üzere çocuk teşvikini de içeren düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmeli. Kadınların doğum izinlerini uzatacak düzeltmeler, doğum izninde olan kadın için işverene geçici çalışan verilmeli. Çocuk sahibi kadınların çalışma hayatına dönebilmesi için kreş desteği, emzirme odası, kariyer imkânları da ilk akla gelenler. Özellikle bazı sektörlerde hamile olduğu öğrenilen kadınlar tazminat verilerek işten çıkarılıyor. Bunların da önüne geçilmeli.
Kadına şiddetin sona ermesi için sorunun bütüncül olarak ele alınmalı. Toplumun cinsiyetçi düşünce kalıplarından kurtulması gerekiyor. Kadınlar olarak bizim de bu sürece olumsuz katkılarımız olabiliyor. Örneğin eşinin ev işlerine yardım etmediğinden yakınan bir kadın, kendisi de erkek evlat yetiştirirken aynı davranış kalıplarına uygulayabiliyor. En başta bunu düzeltmemiz gerekir. Hayat müşterek anlayışıyla ev işleri ve çocuk bakımında destek olma düşüncesi erkeklerde henüz yerleşemedi. Aynı kişiler evlilikte kadının çalışmasına da karşı olabiliyor. Halbuki yapılan araştırmalarda görülüyor ki kadının sosyoekonomik düzeyi yükseldikçe evlilik uyumu da artıyor ve çatışma eğilimi düşüyor. Bu yüzden kadınların iş hayatına katılımı çok önemli.”
‘Şimdi cinsiyet eşitliği zamanı’
Tink Koleji Kurucusu Zeynep Dereli: "Yepyeni bir dünya düzeni içindeyiz. Sanayi, üretim teknolojileri ve hizmetler de dahil olmak üzere tüm sektörler ve meslekler büyük bir değişime sahne oluyor. İş yapma biçimlerindeki bu değişim, hayat tarzlarımızı da yeniden şekillendiriyor.
Dijital Çağda bilişim teknolojilerinin çığır açıcı gelişmelerinin yüzyılı olduğu kadar, cinsiyet eşitliği ve kadınların ekonomik olarak güçlendirilmesinin de yüzyılı olacak. Bu nedenle, kadın girişimciliğinin teşvik edilmesi, önünün açılması nasıl hayati bir öneme sahipse, kadınlarını bilişim teknolojilerinin sunduğu uçsuz bucaksız olasılıklar dünyasına güçlü bir biçimde açılımının sağlanması da aynı ölçüde önem taşıyor."
‘İş dünyasının kadına ihtiyacı var’
DentaLuna Klinik’in Sahibi Diş Hekimi Arzu Yalnız Zogun: Kadın, hangi meslekte olursa olsun aynı zamanda anne ve eş gibi çok rolleri de yerine getirmesi bekleniyor. Dolayısıyla özellikle metropollerde bu dengeyi tutturmak bir kadın çok zor. Özellikle iş konusunda hedefleri olan bir kadınsa ve destekçisi de yoksa hakikaten zor. Bir erkekten beklenti iş dünyasında sadece işini yapmakken kadınların böyle değil. Kadın işini bitirip eve döndüğünde başka sorumlulukları da başlıyor. Bazen kadınlar bu dengeyi yakalamakta zorlanıyor.
Kendi adıma bir disiplin içerisinde olsam da bunların dengesi için de sürekli olarak bir çaba gösteriyorum. Ancak kadının her zaman iş hayatında olması gerektiğini düşünüyorum. Kadının ekonomik olarak ayakta kalması gerekiyor. Üretmesi ve var olması gerekiyor. Ayrıca kadın ve erkeğin bakış açıları, beyinlerinin çalışma şekilleri farklı. Bu nedenle de aslında iş dünyasının kadın bakış açısına da ihtiyacı var.
Kadim topluluklarda kadının kutsallığı, kadının önemi modern toplumlardan çok daha fazla göze çarpıyor. Bu nedenle kadının kutsallığının toplumumuz için ne kadar önemli olduğunun bilincine varılması gerektiğine inanıyorum. Bunun için de öncelikle buna kadınların kendileri sahip çıkmalı yani başkasından beklemeden önce kadın önce kendi değerini fark edip buna sahip çıkmalı.
‘Cam tavan bulunuyor’
Atelier Mervs Kurucusu Merve Aslan: Öncelikle bir kadın olmaktan kendi ayaklarımın üzerinde durmaktan ve birilerine muhtaç olmamaktan gurur duyuyorum. Benim gibi kadınları gördükçe de gururlanıyorum.
Bu işe ilk başladığımda çiçek mezatları gibi erkeklerin yoğunlukta olduğu yerlerde sorularıma cevap alamamak, 7 TL’lik ürünü 27 TL’ye almak gibi şeylerle karşılaştım. Acaba beni sevmediler mi diye düşünüyordum ama sonra anladım ki kadınların hazmedememeleriymiş sadece orada olan. Ama hiç pes etmedim ve kendimi kabul ettirdim.
Ataerkil bir toplumda yaşadığımız için kadınların iş hayatına katılması bu alışılagelmiş durumu kırmak ve eşitliği sağlayabilmek için bir fırsat. Ancak maalesef her ne kadar kadınlar artık iş hayatında aktif rol alsa da gerek maaşlar gerekse yöneticilerin de çoğunun erkek olmasından kaynaklı eşit olmayan durumlarda muamele görebiliyor. Bunların yanında kadınların çalışma yaşamında ilerlemelerini engelleyen cam tavan var.
Son zamanlarda her gün gazetelerde, sosyal medyada gördüğümüz kadına şiddet olaylarının artık son bulmasını istiyorum. Hemcinslerime mesajım bizler çok güçlü varlıklarız bize siz bunu yapamazsınız dedikleri her şeyin alasını yaparızı göstermeliyiz.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı