Kovid-19 ile birlikte iş hayatlarında önemli değişiklikler yaşayan beyaz yakalı kadınlar, salgın dönemi ve sonrasında yaşadıklarını, bundan sonraki beklentilerini anlattılar. Salgınla birlikte teknolojiyi daha çok kullanmaya başladığımız son zamanları, teknoloji sektöründeki yönetici kadınların yaptıkları değerlendirmeler, ilginç tespitler ortaya koydu.
Payment Systems Magazine’nin (PSM) bu yıl üçüncüsünü düzenlediği Wbuzz buluşmasının “Yeni Normal: Dinamikler Statiklere Karşı” konulu toplantısında teknoloji sektöründeki yönetici kadınlar, yeni normalin kendi yaşamları ve iş hayatındaki etkilerini değerlendirdi. Türkiye Ödeme ve Elektronik Para Kuruluşları Birliği (TÖDEB) Başkanı Burhan Eliaçık’ın moderatörlüğünde gerçekleşen webinar’ın açılışını yapan PSM Proje Yöneticisi Tülin Çakmak, “Wbuzz olarak, iş kadınlarının iş dünyasında yarattığı katma değeri vurgulamak suretiyle kadın potansiyelini sinerjiye dönüştürme misyonunu ve vizyonunu benimsiyoruz” dedi. TÖDEB Başkanı Eliaçık ise “Sınırları kalkan iş ve özel hayat için yeni bir denge kurulmasına ihtiyaç var. Bunu yönetebiliyor muyuz, şirket kültürlerimiz nasıl değişti, iş hedeflerimize ulaştık mı, değişen dinamikler kadınların karar alma süreçlerine katılımını etkiledi mi, gibi konuları masaya yatırıp salgının SWOT analizini çıkardık” diye konuştu.
10 yönetici kadın katıldı
Teknoloji sektörünün 10 yönetici kadını, salgın dönemini değerlendirip, gelecek projeksiyonlarını ortaya koydular.
“Hibrit bir modele dönüşecek”
“Bundan sonra hem iş hem de özel hayatlarımızda salgın öncesi kurallara dönemeyeceğimizi ve yeni bir normal haline geleceğini öngördüğümüz hibrit bir modelle hayatlarımıza devam edeceğimizi düşünüyorum” diye konuşan Dell Technologies Genel Müdürü Işıl Hasdemir, bu modele hızlıca uyum sağlanması, çalışma ve mola saatleri, psikolojik destek ihtiyaçları gibi zorlanılan konularda yöneticilerle bir araya gelerek en verimli çalışılabilecek modelin yaratılması gerektiğini söyledi. Genel Müdür Hasdemir, McKinsey’in hesaplamalarına göre, koronavirüs salgınının etkilediği sektörlerde kadın çalışanların işlerinin erkek çalışanlara göre yüzde 19 daha riskli olduğunu belirterek, şu noktalara dikkat çekti: “Küresel olarak toplam kadın istihdamının yüzde 4.5’i salgın nedeniyle risk altında. Erkek çalışanlarda ise bu oran yüzde 3.8. Dünyada işsiz kalan her 1 erkeğe karşılık 4 kadın işinden oldu. Bunun en önemli nedeni ise okulların kapanması ve çocukların evde kalmaya zorlanmasıyla çocuk bakımı oldu. Maalesef halen ebeveynlik görevinde en büyük yük annelerin omuzlarında. Bu durum doğal olarak kadınların ilk önce kariyerlerini etkiliyor.”
Bu gidişi tersine çevirmek küçük yaşlardan itibaren hem kız hem erkek çocuklarının eğitimiyle mümkün olduğunu belirten Hasdemir, bu tabloyu değiştirmek için kız çocuklarının eğitilmesi gerektiğini söyledi: “Mesleklerin, kariyerin, başarının cinsiyeti olmaz. Bunun iyice anlatılması, anlaşıldığından emin olunması gerekiyor. Kız çocuklarının mücadeleden kaçmayan ve özgüvenli şekilde yetiştirilmesi için hepimize önemli görevler düşüyor. Haksızlığa ve ayrımcılığa uğradıklarını dile getirmekten, karşı çıkmaktan korkmayan kızlar yetiştirmek için elimizden geleni yapmamız gerekiyor.”
“Dijital nabızlı bir hayat”
Hasdemir, salgın sonrası dünyanın kesinlikle eski düzenine dönmeyeceğini düşündüğünü, Kovid-19 sonrası yükselen değerlerin; temassız hayat/ekonomi, işyerinin ve işgünün yeniden tanımlanması, tedarik zinciri ve operasyonlarının tüketici deneyimi benzeri modellemelerle çalışması, iş modellerinin yeniden belirlenmesi olacağını söyledi. “Kişiselleştirilmiş, öngörüsel ve hızlı iş modelleri öne çıkacak. Günlük hayatta birçok işlemin yapay zekâyla yapılması yönünde ilerlenecek” diye konuşan Hasdemir, bundan sonrası için ise beklentilerini ise şöyle açıkladı: “IDC verilerine göre, 2023 yılına gelindiğinde dünyada yapay zekâ pazarı 100 milyar doları bulacak, işletmeler yapay zekâ çözümlerine yönelecek. 2025 yılında internete bağlı olacak cihazların sayısının 80 milyarı aşacağı öngörülürken doğal olarak üretilen veri sayısında da ciddi bir artış olacak. Bu doğrultuda şu an kullanılan klasik IT altyapıları değişiklik gösterecek. Örneğin video konferansla doktor muayeneleri, ziyaretleri yapılıyor. Bu yıl da küresel düzeyde 400 milyondan fazla medikal video görüşme yapılacağı öngörülüyor. Kısaca salgın sonrası ‘dijital nabızlı bir hayat’ bizi bekliyor olacak.”
“Salgın kadın için fırsata dönüşecek”
Multinet Up Müşteri Deneyimi ve Yönetişim Direktörü Gül Bilgin Mokan, salgınla birlikte “şu an tüm iş sürekliliği çalışmalarını teknik değil ama idari anlamda baştan sona gözden geçirerek hibrit modeli kapsayacak şekilde” güncellediklerini açıkladı. Her tehdit ve krizin bazı fırsatları da beraberinde getirdiğini belirten Gül Bilgin Mokan, “uzaktan çalışmanın artık iş hayatının bir gerçeği olduğunu kabul ederek her kurumun kültürünü ve iç dinamikleri de hesaba katarak kendi çalışma modelini belirlemesi” gerektiğini söyledi. Salgın nedeniyle işinden uzaklaşmak zorunda olan kadın ve erkek istatistiklerinde salgının kadınlar için tehdit haline gelmesine rağmen bu durumun uzun vadede kadınlar için bir fırsata dönüşeceğini düşündüğünü belirten Mokan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ekiplerde bu durumu tecrübe etmeye başladım. Evlilik veya annelik sebebiyle sorumlulukları artan ya da lokasyon değiştirmek zorunda kalan kadınlar, artık hibrit modelle iş hayatından kopmak ya da iş hayatına ara vermek zorunda kalmadan daha kalıcı ve uzun süreli yer alabilecek. Ayrıca yine hibrit modelle sanayi kentleri dışında yaşayan kadınların mahrumiyetlerinin azalacağını öngörüyorum.”
“Yeni normalde ‘T şeklinde insan’ olarak tanımlanan ‘multitask’ çalışanlara dönüşümün, kadınların doğası gereği erkeklere göre daha hızlı ve kolay olacağını” belirten Mokan, “Kadınlar çeviklik konusuna odaklanmalı ve bu dönüşüme kendi uzmanlık alanlarında ve kurumlarında liderlik etmeli” diye konuştu.
“Özel sektöre büyük iş düşüyor”
iyzico CHRO’su Burcu Çilingir, uzaktan çalışma yöntemine bağlı olarak esnek çalışmanın iş yaşam dengesinin sağlanması bakımından önemli bir fırsat olduğunu ancak kadınlar üzerinde zaman zaman ekstra yük yarattığını gözlemlediğini belirtti. “Yeni düzene en hızlı adapte olanların bu süreçten kazançlı çıkacaklarını” düşünen Burcu Çilingir, “Bu noktada özel sektöre de büyük bir iş düşüyor. Tüm kurumların, iş hayatında cinsiyet eşitliğini sağlamak adına kapsamlı çalışmalar yürütmesi gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.
Çilingir, salgın sonrası ‘yeni normal’in oluşturulmasının özellikle teknoloji alanında çalışan şirketler için kaçınılmaz olduğunu düşündüğünü kaydetti. Bu ‘yeni normal’de geliştirilecek yeni rutinlerin farklı alanların etkisiyle yeniden şekilleneceği ve bina giriş çıkışlarında ateş ölçülmesi gibi günlük rutinlerden ileriye yönelik şirketlerin stratejik planlamalarına kadar yeni etkileri olacağını beklediğini anlattı.
“Bir numaralı panzehrimiz çeviklik”
Risklerin giderek arttığına, teknolojinin hiçbir dönemde olmadığı kadar hızlı hareket ettiğini belirten Momento Kurucusu Zeynep Dağlı Kastro, “Artık zorlukları aşmaktaki bir numaralı panzehrimiz çeviklik” dedi. Zeynep Dağlı Kastro, şunları söyledi: “Siz yarını düşünmüyorsanız kesinlikle geçmişte kaldınız anlamına geliyor. Dolayısıyla planlı ilerlemek, çevik olmanız ve adaptasyon kabiliyetinizin de çok gelişmiş olması gerekiyor. Bugün bireyler olarak çok daha güçlüyüz diyebilirim. Yeter ki insanı odağımıza alalım ve çeviklik kaslarımızı güçlendirelim.”
Ne tür bir zorluk olursa olsun hiçbir şeyin imkânsız olduğunu düşünmemek gerektiğini anlatan Kastro, “Her şeyi başarabiliriz” diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Öncelikle içinizdeki güce inanmalı ve hayata daha geniş bir perspektiften bakabilmelisiniz. Hedeflerinize ulaşmak için ne yapmanız gerekiyorsa her zaman daha fazlası için çalışın. Bu yolculukta en önemlisinin kendinize yaptığınız yatırım olduğunu unutmayın. Daha berrak bir zihin ve daha yüksek enerji için kişisel gelişiminize odak koymayı ihmal etmeyin.”
Kastro, salgın sonrası hayal ettiği dünyayı ise şöyle anlattı: “Biraz daha uzun vadeli etkilere göz atarsak, insanı daha çok odağına koyan bir dünya öngörüyorum. Ticaretin nasıl e-ticarete dönüştüğüne, medyanın nasıl dijital/sosyal medyaya evrildiğine şahit oluyorsak aynı şekilde finans, eğitim, ülke yönetim yapılarında da bu yönde bir değişim yaşayacağımız kanaatindeyim. Şirketler için de artık kâr odaklılıktan değer odaklı bir oluşuma geçileceğini düşünüyorum. Kâr artışındansa değer artışının ön planda olduğu, rekabet yarışında sadece kâr etmenin değil toplum adına bir değer yaratabilmenin başarıya götüreceği bir sürece girdiğimiz inancındayım.”
“Dijital dönüşüm ve transformasyon süreçleri daha da hızlanacak”
CPP Group Türkiye Genel Müdürü Selnur Güzel, “Salgın döneminde en büyük tehdit bence psikolojik alanda yaşandı” dedi. Selnur Güzel, bu dönemde herkesin kendisini geliştirecek yeni hobilere ve sağlığına uygun sporlara yönelmesi gerektiğini düşünüyor. Güzel, çevresinden örnekleri şöyle aktardı: “Zira salgın döneminde normal hayat rutinimizden uzak olduğumuz için ve azalan sosyal hayatımız sebebiyle oluşan boşluğu kendimizi yeni alanlarda geliştirerek doldurmalıyız. Kadınlar bu konuda daha şanslı, çünkü ev ortamında yapabilecekleri daha çok şey var. Bazı arkadaşlarım hobilerini işe çevirdiler ve sosyal medyadan satış yapabilecekleri şirketler kurdu. Bazıları online danışmanlık ve mentörlük yapmaya başladı. İş dışı zamanlarında online yoga eğitimleri veren arkadaşım da var. “
Güzel, Türkiye’de kadınlar için esnek çalışma saatleri uygulamaları ve annelikle ilgili teşviklerin yaygın olmadığına ve bu yüzden çoğu kadının kariyerine uzun yıllar istikrarla devam edemediğini vurguladı. Salgın dönemi için önerisi ise şöyle: “Kadınlarımız salgın döneminde bana göre bir fırsat olarak elde edinilen evden çalışma uygulamalarının salgın dönemi sonrasında da devam ettirmek konusunda ısrarcı olmalı, yeni düzenlerinde iş ve yaşam dengelerini daha iyi yönetmeyi öğrenmeli.”
Salgın, uyum yeteneğimizi ve hızımızı artırdığından, bundan sonra Türkiye ve dünyada tüm dijital dönüşüm ve transformasyon süreçlerinin çok hızlı olacağına inanan Güzel, “Eskiden ‘olmaz, daha en az 20 yıl var’ dediğimiz şeyler belki de 5 yıl sonra hayatımızın vazgeçilmezi olacak” diye konuştu.
“Kadınların cam tavanı aşabileceğine inanıyorum"
Logo Dijital Dönüşüm Genel Müdürü Süheyla Özgül, “Robotikten (RPA) yapay zekâya, endüstri 4.0’dan hizmet robotları süreçlerine ve otomasyona önem veren şirketlerin dijitalleşmeye ilgisinin artarak devam edeceğini” söyledi. Teknolojiye çok yatkın olmayan çalışanların teknolojiyi öğrenmek ve doğru kullanmak için ekstra çaba sarf etmesi gerektiğini düşünen Genel Müdür Özgül, tespitlerini şöyle aktardı: “Salgınla birlikte erkekler, ev ve çocuk konularında daha çok yer almaya başladı. Bu bağlamda toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik erkeklerin katılımı üzerine eğitim programları gibi çabaların çok önemli olacağı görüşündeyim. Kadınların sahip oldukları sosyal zekâyla ön plana rahatlıkla yerleşeceklerini ve böylece cam tavanı aşabileceklerine inanıyorum.”
‘Yumuşak yetenekler’ diye ifade edilen toplumsal ve duygusal zekanın dijitalleşme literatürünün baş unsurlarından biri olarak düşünüldüğünü ve bu yeteneklerin bu dönüşümle birlikte daha da önem kazanacağının altını çizen Süheyla Özgür, “Geleneksel olarak kadınlara atfedilen bu özellikler vasıtasıyla biz kadın yöneticiler; müşteri değerlerinin, şirketlerinin çevresel, sosyal ve yönetişim politikalarına yansıtılmasını sağlamak konusunda sorumlu hissediyoruz” diye konuştu.
Çeviklik kavramının başarılı bir işletmenin yeni vazgeçilmezi olacağına ve rekabette kalabilmek için iş modellerini düzenli olarak gözden geçiren esnekliğin öne çıkacağına inanıyor. Özgür’e göre “Hızla değişen dünyaya ayak uydurmak, mali verimlilik sağlamak ve çalışanları daha stratejik görevlerde konumlandırmak adına dijitalleşmeyi iş süreçlerine uygulayabilen işletmeler, yeni dünyada önemli bir avantaj yakalayacak.”
“Aynayı kendimize çevirelim”
İş dünyasında kadın olmanın gerçekten zor olduğunu belirten Payfix Genel Müdür Yardımcısı Özlem Gürsoy “Hemcinsleriniz nadiren başarılarınızı takdir edip genelde eksik ararken, erkeklerse kendilerinden daha başarılı bir kadını kolay kolay kabullenmek istemiyor” diye konuştu. Özellikle anneler için iş ve aile dengesini oturtmanın özel sektörde ciddi sıkıntılara yol açabildiğini, özellikle salgın sürecinde okulların kapanması, eğitimin online olması, bakıcı desteği alamayan çalışan annelerin işten ayrılmasını zorunlu hale getirdiğine dikkat çekti. Ayrıca daralan sektörlerde personel sayısını azaltmak zorunda kalan işverenlerin kadın yerine erkeklerle devam etmeyi tercih ettiğini belirten Gürsoy, şöyle konuştu: “Bu noktada bence aynayı biraz kendimize çevirmeliyiz. İşyerinde ne kadar aktifiz, özel ve sosyal hayatımızı işlerimizle beraber ne kadar dengede tutabiliyoruz, işyerinde ölçülebilir verimliliğimiz erkek çalışanlara göre hangi düzeyde gibi soruları kendi perspektifimizden de değerlendirmeli, gerekiyorsa eksiklerimiz doğrultusunda kendimizi geliştirmeliyiz.”
Özlem Gürsoy’a göre; telefon uygulamaları, 5G teknolojisi, bulut bilişim, algoritmalar, yapay zekâ, büyük veri, nesnelerin interneti, sanal gerçeklik gibi teknolojiler salgın sonrasında da hayatımızın önemli bir parçası olmaya devam edecek. Online alışveriş eğiliminin daha da yaygınlaşacak. “Ancak ‘iletişimin dijitalleşmesi’ konusu günün koşullarında tercih ediliyor olsa da salgının etkisi bittikten sonra sosyal bir varlık olan insanın doğası gereği dijital iletişim kullanımında bir nebze de olsa azalma olacağını” düşünüyor.
“Kadının işe dönmesi zor”
Paynet CMO’su Serra Yılmaz, ‘FutureBright Türkiye İş Hayatı ve Çalışma Alanları Yeni Dönem Raporu’ sonuçlarına değindi. Buna göre salgınla birlikte çalışanların yüzde 70’i evden çalışmaya başlamış. Öte yandan okulların kapanması ve yaşlıların korunması için alınan önlemlerle kadınların iş yükü artmış. IMF araştırmalarına göre ise salgın sona erdiğinde 6 yaşında en az bir çocuğu olan bir ailede kadının işe dönmesi, erkeğin dönmesine göre 3 kat daha uzak bir ihtimal olarak değerlendirilmiş. Serra Yılmaz, yine de umutlu.
“Ama bu risk uzaktan çalışma seçeneğiyle fırsata dönüştürülebilir. Kadınlar için uzaktan çalışma, ekonomiye değer yaratma fırsatını açık tutacak.” Yılmaz’a göre, “salgının kadınlar üzerinde derin izler bırakan etkilerini sınırlandırmak için, şirketlerin kadın istihdamını ve çeşitliliğini destekleyen stratejileri acilen hayata geçirmesi gerekiyor.”
‘Yeni normal’in her gün değiştiğinin altını çizen Yılmaz, iş yaşamında hızlı uyum ve çevik çalışma modelininin sürdürülebilirlik için en önemli yetenek haline geleceğini belirtti. Gelecek düşüncelerini ise şöyle açıkladı: “Dijitalleşme ve yeni teknolojilerin kapladığı alan giderek genişleyecek. Artık ‘dijital göçebelik’ kavramını daha sık duyacağız. Türkiye’deki 20.6 milyonluk Z kuşağının tercihleri de alışverişten çalışma yaşamına kadar her alanı etkileyecek. Salgın sonrasında fizikselle online’i bir arada tutan ‘omnichannel’ kavramı daha da öne çıkacak.”
“Toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmalı”
MAY Siber Teknoloji İş Geliştirme ve Satış Direktörü Elif Türegün, özellikle salgın döneminde de işten çıkarılma konusunda en çok kadınların işsiz kaldığını ve bu tablonun değişmesi için öncelikle toplumda cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik çalışmaların kuvvetli bir şekilde yürütülmesi gerektiğini anlattı. Salgının, uzaktan çalışma yönteminin getirdiği olanakların fark edilmesini ve siber güvenliğin önemini bir kez daha ortaya koyduğuna dikkat çeken Elif Türegün, “Diğer taraftan, ‘yeni normal’ dediğimiz bu düzenin getirdiği çalışma şekilleri ve etkileşim koşullarının siber güvenlik tehditlerini artırdığı da bir gerçek” diye konuştu.
Gelecek tahminlerini ise şöyle sıraladı: “Uzaktan çalışmanın ilerleyen dönemlerde daha çok tercih edileceğini düşünüyoruz. Yakın gelecekte, uyum ve gözlem sürecinin ardından kademeli olarak yeni bir düzene doğru geçişin hızlanacağını söyleyebiliriz. Yeni dönemde haftanın belli günleri ofiste olma veya dönüşümlü çalışma gibi modeller gündeme gelecektir. İster uzaktan ister ofis ortamından çalışma olsun, salgın sonrasında firmaların veri güvenliğini ön planda tuttuğu bir yapı tercih edeceklerini düşünüyorum.”
“Kadın sorumluluklarını paylaşmalı”
Forcerta Siber Güvenlik Danışmanlık Hizmetleri Direktörü Ayşim Niksarlı, yeni dönemle birlikte uzaktan çalışma koşulları şirketlerin bazı maliyetlerini düşürdüğü gibi, çalışanlar için de lokasyondan bağımsız, evden çalışmayı sağladığına dikkat çekti. Konuşmasında kadınlara genel olarak şu öneride bulundu: “Doğal olarak sahip oldukları yaratıcı güçlerini kullanarak, bilgi ve beceriyle, severek yaptıkları neyse onu ürünleştirmeleri, girişimcilere tanınan olanaklardan ve çevrimiçi platformların hazır altyapılarından yararlanarak ürün ve hizmetlerini bulundukları coğrafyadan başlayarak pazara sunmaları olacaktır.”
Diğer önerileri ise şöyle sıraladı:
“Öncelikle kadınlar iş ve ev hayatındaki sorumluluklarını etraflarıyla daha fazla paylaşmalı. Aileden, çevreden destek almaktan çekinmeyelim. En çok tükendiğimiz noktalar her şeye yetişmeye çalışmak, mükemmeli hedefleyerek, tüm detaylara kafa yormak, yapılan işi kontrol altında tutmaya çalışmak, herkes için kolaylaştırıcı olma çabasında bulunmak. Biraz geri çekilmeyi bilmeli, kendimize ve çevremize alan tanımalıyız. Teknolojiden de asistan desteği alabiliriz.”
Ayşim Niksarlı, “Ülkelerin, insanların evlerine kapandığı bu dönem, kendi kaynaklarımızla, kendi becerilerimizle hayata devam etmeyi başarmamız gerektiğini” hatırlattı. “Yeni dönemde, kurumlar ve devletler düzeyinde de dışa bağımlılıklarımızın azalması ve tarımdan teknolojiye birçok alanda üretimimizin artması için destekleyici strateji ve politikaların daha da etkinleşmesini bekliyorum” diyen Niksarlı, sözlerini şöyle tamamladı: “Dünya düzeninde alışageldiğimiz yapıların yerine yeni düzenlerin kurulduğunu, iş modellerinin dönüştüğünü şimdiden gözlemliyoruz. Salgının getirdiği belirsizlikle ekonomideki daralmalar, büyüme, istihdam, yatırım gibi alanlara yansıdı. Salgın sonrasında şirketlerin proje yatırımlarına tekrar kaynak planlamaları ve durağanlaşan sektörlerin hareketlenmesi sonucu ekonominin canlanacağını düşünüyorum. Tüketici olarak alıştığımız konforun devamı için, uzaktan eğitim, çevrimiçi bankacılık ve sigortacılık, dijital alışveriş ve eğlence sektörleri büyüme ivmelerini koruyacak.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı