Son yıllarda çok sık karşımıza çıkan kavramlar öz-farkındalık ve mindfulness. Peki nedir bunlar ve bize ne fayda sağlar?
Öz-farkındalık en basit anlatımıyla iç-gözlem yaparak kendimizi net ve objektif bir şekilde görme becerisidir. Ne hissettiğimizi, düşündüğümüzü ve yaptığımızı, adeta dışarıdan başka bir göz bizi izliyormuş gibi izlemek ve fark etmektir.
Farkındalık esasen bir başlangıç noktasıdır, gelişime açık yanlarımızı anlayarak hayata daha etkili bir şekilde uyum sağlamamızı, özel ve iş hayatımızdaki ilişkileri daha iyi yönetmemizi sağlamaya yönelik bir araçtır. Bu nedenle öz-farkındalığı bir amaç olarak görmekten öte, etkili eylemlerde bulunmak ve daha yüksek tatmin sağlamak için geliştirmemiz gereken bir beceri olarak değerlendirebiliriz. Öz-farkındalığın bazı niteliklerine odaklanarak bunu daha iyi anlayabiliriz.
Dikkatinizi belli bir kişiye veya şeye yöneltin
Bu beceriyi geliştirerek odaklanma gücümüzü artırabilir, deneyimlerimizi daha hakiki bir şekilde yaşayabiliriz. Örneğin toplantılarda karşımızdaki kişiyi dinlerken ona tamamen konsantre olmamız, söylediklerini dinlemenin yanı sıra beden dilini de okumamız, onu daha iyi anlamamızı sağlayacaktır.
Hislerinize bağlanmayın
Hayatta acı çekmemizin nedeni esasen, gelene direnmeye çalışmamız ve gideni tutmaya çalışmamızdır. Akışın içinde, her şeyin gelip geçici olduğunu anlamak ve kabul etmek, başlı başına bir farkındalıktır. İş hayatı, değişimin en sık olduğu alanlardan biridir. İş arkadaşlarımız değişebilir, şirketimizin öncelikleri değişebilir, ya da biz iş değiştirmek zorunda kalabiliriz. Bütün bunları ne kadar kolay kabullenirsek değişime o kadar hızlı adapte oluruz.
Alışkanlığa dayanan kalıplarınızı anlayın
İç-gözlemle ve dışarıdan geri bildirim alarak tekrarlayan duygu, düşünce ve davranış kalıplarımızı fark edebilir, bunların bize nerelerde sorun çıkardığını görerek tekrarını önlemek yolunda adımlar atabiliriz. Düşünce motifimizi değiştirmek, olaylara bakış açımızı ve gerçekleşen sonuçları da değiştirebilecektir. Örneğin çatışmayı sevmeyen bir kişiyseniz, kısa vadede çatışmadan kaçınarak rahatladığınızı, ancak aslında uzun vadede kendinizi daha büyük bir çatışmanın içinde bulduğunuzu fark edebilirsiniz.
Duygusal zekanızı hayata geçirin
Hislerimizi gözlemeyi ve hislerimize tepki verme şeklimizi yönetmeyi öğrenmek de farkındalıkla geliştirebileceğimiz bir niteliktir. Duygularımıza isim vererek onların daha iyi farkına varabiliriz. Hisler bizleri harekete geçirir. Bu nedenle hem kendimizin hem de diğer insanların hislerinin farkına vararak ve davranışlarımızı buna göre düzenleyerek, kişiler arası etkileşimimizi geliştirebiliriz. Duygusal zeka becerilerinden hangilerini geliştirmeye ihtiyacımız olduğunu belirleyerek bunlar üzerinde çalışabiliriz.
Değişim için bir hedef belirleyin
Gerçekten ne istiyorum? Gelecekte nasıl hissetmeyi istiyorum? Bu soruların cevabını belirlediğimizde gelişimimiz için bir yol haritası çizmiş ve değişim sürecini gözlemek için ana değişkenleri belirlemiş oluruz.
Akış içinde farkındalık…
Mindfulness, farkındalığın bir niteliği olup, bilinçli bir şekilde olanı şu anda olduğu haliyle, yargılamadan, açık, nazik ve anlayışlı bir şekilde görebilmek demektir. Kendimize ve başkalarına karşı şefkat, sabır ve kararlılık bu becerinin ana unsurlarıdır.
Özetle, öz-farkındalık ve mindfulness hayatı daha etkili bir şekilde yaşamanın aracı ve değişimin anahtarıdır.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı