Ana Sayfa Yaşam 21 Ocak 2021 242 Görüntüleme

Kemal Okuyan: Parası olan aşıyı getirsin yaklaşımı ahlaki bir sorun

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan soL TV’de yayınlanan programda gazeteci Şule Aydın’ın sorularını yanıtladı. Trump’ın gidişiyle birlikte yaşanan gelişmeleri değerlendiren Okuyan, Biden’ın ABD dış politikasının önceliklerini yeniden düzenleyeceğini belirterek “NATO’nun bütünlüğünü ve Avrupa ile ilişkileri yeniden düzenleyip, geleneksel müttefikleriyle arasını düzeltmeye çalışacak. Bunlardan biri Türkiye. Bunu tek başına Biden ya da ABD belirleyemez. Rusya, Almanya ve ABD ilişkileri önümüzdeki dönemde önem kazanacak” dedi.
Erdoğan’ın AB ile ilişkilerine de değinen Okuyan, ilişkileri restore etme kaygısının yalnızca ekonomik olmadığına vurgu yaptı.”Erdoğan’ı iktidara getiren rüzgar ABD ve Avrupa’dan esti” diyen Okuyan, bunu bilen ve kendisini “götürecek” rüzgar için de aynı kaygıyı taşıyan AKP’nin muhalefetin batı bloğuyla ilişkilerini etkisizleştirme amacını taşıdığını söyledi.

“Parası olan aşıyı getirsin yaklaşımı ahlaki bir sorundur”
Son günlerde aşıyla ilgili gündeme gelen ithalat serbestliği ve askıda aşı önerilerini de değerlendiren Okuyan, muhalefet cephesinden gelen bu önerilerin konfor alanı dışına çıkılamamasından ve “onu yapamıyorsanız bari bunu yapın” yaklaşımından kaynaklandığını belirtti. Okuyan, “asıl talep etmemiz gereken en kısa sürede tüm toplumun ücretsiz aşılanmasıdır” dedi.
Okuyan, dünyada yeterli miktarda üretilmiş aşı olmadığına işaret etti ve zengin ülkelerin henüz üretilmemiş aşılar için anlaşmalar yaptığını söyledi, “Parası olan aşıyı getirsin” yaklaşımının büyük bir ahlaki sorun taşıdığına işaret etti.
Okuyan, bugün en gerçekçi önerinin bütün özel hastanelerin, sağlık kurumlarının ve ilaç firmalarının devletleştirilmesi olduğunu söyledi ve bunun yapılması halinde Türkiye’nin 7-8 ay sonra kendi aşısını üretebileceğini öne sürdü.

“Sınıfsal şiddet ne yazık ki kanıksandı”
Şule Aydın’ın siyaset dünyasında ortaya çıkan şiddetle ilgili sorusuna Okuyan, sağın geleneksel olarak şiddet kullanımının kalleşçe olduğunu ifade ederek yanıt verdi. Türkiye’de şiddetin meşruiyetini ise daha köklü bir yerden, sınıfsal şiddetten aldığını söyleyen Okuyan, bu konunun ne yazık ki kanıksandığını söyledi.
Okuyan sözlerine şöyle devam etti:
“Hakem heyetleri var örneğin asgari ücrette, bir tarafta patronlar diğer tarafta işçiler var. Hiçbirinde polisin, jandarmanın patrona şiddet uyguladığını gördünüz mü? İşçi sınıfının hak arayışı haber bile olmuyor. Ne zaman işçi eylem yapıyor o zaman şiddet uygulanıyor. Ortada mantıklı bir gerekçe yok. İşten atılan kişi arkadaşı ya da kendisi için mücadele eder. Devletin şiddeti meşrulaşıp kanıksandıysa, sağcı siyasetçiler arasındaki kabadayı kültürüne de şaşırmamak gerekiyor. Evdeki şiddeti de destekliyor bu durum.”

“Umutsuzluğa kapılmak için hiçbir neden yok” 
Bu gidişatta solun nasıl konum alması gerektiği, muhalefetin durumu, kültürel ve toplumsal erozyon, laiklik gibi pek çok konuya değinilen programın sonunda Okuyan, halkın mücadeleci bir yapıya sahip olduğuna vurgu yaptı ve sözlerini şöyle bitirdi:
“Bugünkü direnişlerin önemli olduğunu ve ülkede genç bir işçi sınıfı olduğunu bilmek gerekiyor. Direnişlerdeki işçilerinin önemli bir bölümü 20’li yaşlarında. Umutsuzluğa kapılmak için hiçbir neden yok. Türkiye’nin bereketli topraklar olduğunu unutmayalım, unutturmayalım.”

BEYAZ HABER AJANSI

Yorumlar

Beyaz Haber Ajansı
Tema Tasarım | Osgaka.com